Anasayfa » Genel » Müminlerin Annesi Hz. Aişe

Müminlerin Annesi Hz. Aişe

Ben Aişe…

Muhammed Nebi’nin (s.a.v) en sadık dostu, Ebu Bekir’in ikinci kızı Hz. Aişe’yim. Kız çocuklarının horlandığı bir dönemde ablam Esma ile Mekke’de dünyaya geldik. Babam bizi sevdi, bağrına bastı. İslam ile şereflenmiş bir aileye mensuptum. Babamdan Kuran-ı Kerim’i ve İslamiyeti anlamayı , idrak edebilmeyi öğrendim. Allah (c.c)’nin bana verdiği zeka, anlayış ve hafıza sayesinde çok hadis rivayet ettim, İslamiyeti anlattım, öğrettim. Cennet ile müjdelenen on kadından biriyim.

Ben Aişe… Muhammed’in Aişe’si

Nikahımız O’nun (s.a.v) ile göklerde kıyıldı. O, benim ilk; ben, O’nun üçüncü eşiyim. O’nu çok sevdim. O da beni “kördüğüm gibi” sevdi. Rüyasında O’na üç kere ipekler içinde gösterildim. Allah (c.c) göklerde kıyılan nikahımızı yeryüzünde de kıyıp ilan etmemizi emretti. Duyunca çok sevindim. Peygamber eşi olmak… Muhammed’in eşi olmak… Allah’ım ne büyük bir şerefti. Hicretten sonra Medine’de evlendik. Mescidin yanında küçük bir odaydı evimiz. O kadar küçük ki birimiz namaz kılarken, diğerimiz ayaklarımızı toplardık. Tavanı hurma liflerinden ve alçaktı. İçinde bir sedir, bir hasır, içi lifle doldurulmuş bir yastık, duvarda bir askı, askıda asılı bir su kırbası, bir kova ve bir de kâsemiz vardı. Eşyamız az ama huzur ve sevgimiz çoktu. Çok severdim O’nu. Sorardım:

-“Beni nasıl seviyorsun Ya Resullullah?”

-“İlk gün ki gibi, kördüğüm gibi” derdi , gönlümü feth ederdi.

Bir gün, O’nun için süslenmiş parmağıma iki gümüş yüzük takmıştım. Yüzükleri görüp bana kızdı.

-“Ya Aişe ! Sen dünyayı mı istersin?” demişti. Ağlamıştım, kendime kızmıştım. Evet ben bir peygamber eşi idim ama kadındım işte, yenilmiştim nefsime. “Kolay mıydı cenneti kazanmak Ya Aişe ? Nefsi yenmek gerekti işte.” Sahi, siz olsanız yapabilir miydiniz, benim yerimde?

Ben Aişe… Hakkında ayet nazil olan

İftira attı bana münafıklar; Allah (c.c) ‘den hiç korkmadan. Ablam Esma’dan ödünç bir gerdanlık almıştım. Resullullah ile sefere çıktığımızda takmıştım. Bir gece abdest tazelemek için çadırımdan çıktığımda boynumdan düşürdüm. Sabah erkenden kalkıp aramaya başladım. O arada kafile toparlanıp, beni de devemin içinde zannederek gitmişler. Nasıl olsa fark edip dönerler düşüncesiyle örtüme bürünüp uzandım. Biraz zaman geçtikten sonra geri hizmetlerinden sorumlu Safvan geldi. Beni alıp devesine bindirdi; kafileye yetiştik. Medine’ye dönünce ben hastalandım. Yanıma gelen Resullullah’ın bana soğuk ve uzak durmasını anlamlandıramıyordum. İyileşince anladım hakkımda iftiralar almış yürümüş, çok ağladım. Allah (c.c)’ den beni aklaması için niyazda bulundum. Ben de Meryem‘in susma orucunu tuttum. Allah (c.c) beni Nur Suresi ile akladı, temize çıkardı. (Nur suresi 11-20. ayetler)

Ben Aişe… Bir kadınım neticede

hz. aişe, hz. aişe'nin kısaca hayatı

Başıma iş açsa da seviyorum gerdanlık takmayı yine de. Bir sefer sırasında yine gerdanlığımı düşürdüm. Bu sefer sıkıntı yaşamamak için durumu Resullullah’a söyledim. Aramalar uzun sürünce kaldık susuz bir bölgede. Babam, Ebu Bekir geldi bana kızdı. “Bizi bu susuz yere hapsettin. Senin yüzünden koskoca ordu durdu. Birazdan sabah namazı vakti girecek, değil abdest alacak, içecek suyumuz bile kalmadı.” diyerek bana çıkıştı. Bunun üzerine Maide Suresi 6. ayet nazil oldu, teyemmüm abdesti gönderildi.

“Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat o sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.” (Maide suresi, 6. ayet)

Ben Aişe… Cebrail’i gören, selamını alan Peygamber eşi

Bir gün, kapıda bir at kişnemesi duydum. Ashaptan Dıhye’ye benzettim. Resullullah ile konuşuyordu. Resullullah çok heyecanlanmıştı.Heyecanına anlam verememiştim. İçeri girdiğinde: “Hayırdır, Dıhye ile ne konuştun?” diye sordum. O, şaşırarak: “Sen O’nu gördün mü? O kardeşim Cebraildi.” diye cevapladı. Cebrail (a.s), Resullullah hariç, Hasan, Hüseyin ve bana ( Hz. Aişe ) görünmüştür sadece.

Ben Aişe… Kadınım işte, kıskanırım sevdiğimi

Resullullah’ın eşlerinden, Hz. Ömer‘in kızı Hafsa, en çok sevdiğim ve en çok anlaştığımdı ama Ondan da kıskanırdım ki sevdiğimi. Bir gün, bir seferde ikimizde eşlik ediyorduk Resullulah’a. O gece, Hafsa’nın gecesiydi ama ben bir oyun edip Resullullah benimle olsun istiyordum. Hafsa’ya develerimizi değiştirmeyi teklif ettim; O da kabul etti. Ben, O’nun tahtına geçip, perdeleri örttüm; O da benimkini. Böylece Resullullah, Hafsa yerine benim deveme gelecek idi. O gece, Hafsa’nın gecesi olmasına rağmen Resullullah bana bir şey sormak için geldiğinde benim tahtımın içinde Hafsa’yı buldu. Yıkıldığım andı. Onlar sohbet ettikçe içim yandı.

Ben Aişe… Resullullah ile vedalaşma vakti geldi işte

hz. aişe'nin hayatı kısaca, hz. ayşe yaşamı

Ahh Sevdiğim, senden ayrılmak ne kadar zordu. Hastalandığında diğer eşlerinden izin isteyip benim odamda kaldın. Benim kollarımda ruhunu Rahman’a verdin. Benim odama defin edildin. Ben hep hayalinle yaşadım senin. Sonra arkandan babam, Ebu Bekir’i defnettik odama. Biri babam, biri sevdiğim… Yanınızı da kendime ayırmıştım ama kıramadım Ömer’i. Ayıramadım sizi. Ömer’e verdim yerimi; Gönlümün rızasıyla.

Ben Aişe… Hiç çocuğum olmadı benim ama müminlerin annesiyim

Artık ömrümün sonundayım. Ramazan’ın 17. gecesi bu gece. Abdestimi alıp, namazımı kıldım. Ecel kuşu gayri başımda. Artık Sevgilime kavuşma zamanı geldi. Gidiyorum dünyadan gayri… “La İlahe İllallah, Muhammeden Resullullah”


Elif GİRGİN
Namazsitesi.com blog yazarı


REKLAM

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Okumanı tavsiye ederiz
Beddua ve lanet kısaca "kötü dua" - "olumsuz dua" anlamına…